Uluslar Arası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu Başkanı Markus Albenz’in de konuşmacı olarak katıldığı Organik tarımın bölgede yaratacağı organik çay tarımı yanında ekoköyler ve ekoturizm ve ekolojik arıcılık projelerinin başarı serüvenin geleceğe yönelik öngörüsü ve değerlendirilmesinin yapıldığı toplantı Çaykur’un ev sahipliğinde İsmail Kahraman Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.

Çaykur tarafından yürütülen tüm çay alanlarının organik yapılması projesi kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin değerlendirildiği toplantıya konuşmacı olarak Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, Uluslar Arası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM)Başkanı Markus Albenz, Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Bio Mühendislik Bölüm Başkanı Fikrettin Şahin ve Prof. DR. Metin Turan katılırken; Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç, Ziraat Mühendisleri Odası Rize Şube Başkanı Muhammet Pertek, Ziraatçılar Derneği Rize Şube Başkanı Müfit Akman, Çaykur Genel Müdür Yardımcıları, Daire başkanları, fabrika müdürleri, organik tarım havzası muhtarları ve organik tarım yapan üreticiler de dinleyici olarak katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof.Dr. Metin Turan; “Ülkemiz ve bölgemiz için önemli bir stratejik öneme sahip olan çay üretimi bölge açısından olduğu kadar ülkemiz açısından da oldukça stratejik ve önemli bir yer almaktadır. Bu toplantıyı düzenlememizdeki asıl amaç bugüne kadar Çaykur Genel Müdürlüğü’nün yaptığı çalışmalarca ilaveten organik tarımla ilgili olarak Sayın Genel Müdürümüz önderliğinde dünya için bir örnek model olan dünyada eşi benzeri olmayan bir büyüklükte ki organik tarım proseslerine geçiş ve uzun vadeli eylem planlarını birlikte buradan dünyaya IFOAM’ın başkanıyla birlikte ifade edebilmek. Bugün gerçekten kıvanç ve onur duyduğumuz bir gün. Rizeliler olarak, Çaykur olarak ve ülkemiz adına Türkiye’de gerçekleştirilen bugüne kadar organik tarım alanlarının toplamına yakın bir düzeyde Çaykur Genel Müdürlüğü’nün bünyesinde projeye başlanılmış ve adım adım tüm alanların organik tarıma geçişiyle ilgili oldukça değerli bir adım atılmış. Bu nedenle başta Çaykur Genel Müdürümüz olmak üzere siz değerli üreticilerimizi, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada asıl önemsediğimiz şey elbette ki çay tarımıdır. Çayın girdi olarak bölgeye olan katkısıdır. Ülkemiz için vazgeçilmez özelliğidir. Ancak bölge için bu değerli ürünün değer zincir yaratılmadan başlı başına sadece çay tarımı mantığıyla bir sürdürebilirliğini sağlamanın oldukça zor olduğunu sizler de biliyorsunuz. Bu nedenle biz Yeditepe Üniversitesi olarak organik tarımla gübreleme, organik besleme, bakımla ilgili konularda her zaman Çaykur ve sizin yanında olmaya devam edeceğiz.” dedi

Organik projenin sadece çay için değil bölge için önemli bir proje olduğunun altını çizen Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu; “Bugün burada çok önemli bir konuda organik çay üretimi ve tabi ki diğer organik üretimler konusunda önemli bir toplantı yapıyoruz. Biz dünyanın en kuzey iklim kuşağında çay yetiştiriyoruz. Dolayısıyla çaylarımızın tamamı karlarla örtülmüş durumda. Tabiri caiz ise karlar altında çaylarımız demlenecek lezzetiyle sağlığıyla baharda tekrar canlanacaklar. Çaylarımızın tamamının bu özelliğinden dolayı organik olma kabiliyeti vardır. Çünkü organik çay üretimi diğer çay üreten ülkelerde de kısman var ama onlar organik pestisitler kullanarak bu üretimi yapabiliyorlar. Bu da hem pahalı hem de zor bir iştir. Bizim ise hiçbir şekilde böyle bir sıkıntımız yok. Dolayısıyla çayımızın tamamını organik yapabilmek gibi bir şansımız var. Biz organik çay projesini en önemli proje olarak kurumun önüne koyduk. Sayın Başbakanımızın desteği ile yönlendirmeleri ile organik alanlarımızı en hızlı bir şekilde büyütmeye devam ediyoruz. Hedefimiz çaylıklarımızın tamamını organik yapmak ve bu şekilde dünyanın en büyük organik havzasını ve ekolojik havzasını oluşturmak.  Bu proje aynı zamanda dünyayı da heyecanlandırıyor. Anlattığımız zaman herkes bunu heyecanla dinliyor.  Bu model olacak bir çalışmadır. Organik üretim de en büyük sıkıntımız üreticilerimizin toprağa organik gübre vermemesi. Organik tarıma geçildiği zaman toprağı beslemeyeceğiz, bitkiyi, ağacı beslemeyeceğiz diye bir şey yok. Ama organik olarak besleyeceğiz. Uzun yıllar yoğun kimyasal gübre uygulamaları maalesef bölgemizin ekolojik yapısını ve dengesini bozdu. Yer altı sularımızın hemen hemen tamamı kirlendi. Balık çeşitlerimiz azaldı. Meyvelerimiz azaldı ve bunların eski tatları ve lezzetleri artık yok, kokuları yok. Bunları hepimiz anlar hale geldik. Organik uygulama yaptığımız yerlerde bu meyvelerin bitkilerin eski tatları geri geldi. Topraktaki mikroorganizmalar tekrar canlanmaya başladı. Önce bölgemiz için en sağlıklı bir yaşam ortamı oluşturmaya çalışıyoruz. Ondan sonra çok değerli bir ürüne dönüştürüyoruz çayımızı. Biz bütün dünyaya çayımızı iyi fiyatlarla satmak gibi bir avantaja sahip olacağız. Daha da önemlisi çok sağlıklı bir ortama tekrar geri döneceğiz. Bölge dünyanın en büyük organik havzasıyla da çok büyük turizm cazibe merkezi olacak. Bütün dünyanın ilgisini çekecek. Hedefimiz bu.” Dedi.

Genetik ve Bio mühendislik Bölüm başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin çevre dosttu biyolojik gübre ve pestisitlerin geliştirilmesi ve uygulanması konusunda bilgi verdi. “Bu bölgede bildiğim kadarıyla çay üretimi yılda üç ürün aldığımız bir ürün olarak biliyorum. Sürekli ürün aldığımız bitki doğal olarak o bitki yeni yapraklar verebilmesi için bu bitkiyi de beslememiz gerekiyor. Bitki gelişimini sürdürürken topraktan sürekli besin elementlerini vakumluyor. Bu vakumlama üretim sezonu süresinde devam ettiği için toprak bir süre sonra fakirleşiyor. Siz normalde kimyasal gübrelerle aslında toprağın bu fakirleşen elementlerini yeniden takviye ediyorsunuz. Ama kullanmış olduğunuz bu kimyasal gübreler hem bitki yapraklarında kalıntı oluşturduğu gibi hem taban sularının kirlenmesine hem de doğanın kirlenmesine ve geriye dönüşüm sürecinde çok sancılı ve masraflı olduğunu biliyoruz. Biz işte ve makro ve makro besin elementlerini alternatif teknoloji ile devreye sokmamız gerekiyor. Onun çalışmalarını yapıyoruz” diyerek çalışmalar hakkında katılımcılara bilgi verdi.

Uluslar Arası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu Başkanı Markus Albenz projeyi bir başarı öyküsü olarak tanımlarken bu başarı öyküsünü katıldığı her programda örnek olarak anlatmaktan ve bu öykünün bir parçası olmaktan son derece memnun olduğunu ve guru duyduğunu belirti. Türkiye’ye 3 yıl önce geldiğini ve Çaykur’la olan bağının o zaman başladığını söyleyen Albenz; “Burada bulunmaktan dolayı çok heyecanlı ve mutluyum. Ortaya koyduğumuz başarı öyküsünden dolayı da oldukça heyecanlıyım. Benim içi her zaman Türkiye’ye gelip sunum yapmak, bilgiler aktarmak çok iyi bir şey ama sizlerden bir şeyler öğrenmek en az onun kadar önemli. 3 yıl önce ilk kez gelmiştim. Erzurum’da yine Çaykur’la ilgili bir çalışmaydı. O zamandan beri şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki en sevdiğim çanta üzerinde Çaykur amblemi olan çantam. Onu her yere götürüyorum. 3 yıl sonra çalışmaların ne aşamada olduğu daha iyi görebiliyorum. Daha fazla çiftçinin katıldığını görüyorum. Ben bu başarı öyküsünün bir parçası olduğum içinde tüm dünya ile paylaşabileceğim başarı öyküsünün parçası olduğum için çok mutluyum. 10 bine yakın insanın organik tarımla ilgilenmesi başlı başına bir başarı. Çaykur’un yaptığı şey ileriye dönük olarak daha güvenilir bir tarım oluşturma çalışmasıdır. Bir kamu şirketinin, üretim aktörünün bunu nasıl yapabileceğine mükemmel bir örnek Çaykur. Sivil toplum kuruluşlarının da projenin bir parçası olmaları çok önemli. Hep birlikte, ben tüm dünyada paylaşmaktan mutlu olduğum gurur duyduğum bu başarı hikayesini birlikte yazabiliriz diye düşünüyorum.” Dedi.   
Editör: TE Bilisim