İnsanın doğuşundan ölümüne kadargeçirdiği zaman, bu zaman içerisinde yaşamış olduğu eylemler kimi zaman kalıcı, kimi zaman unutulup gitmektedir. İnsanoğlu yaptıkları ile bilinir, gelecek nesillere adını zikrettirir ve bu durum kıyamete kadar devam eder. Yaptıkları ile bilinen, gelecek nesillere adını zikrettiren ve kıyamete kadar devam ettiren isimlerden biri de Hz. Yusuf’tur.
Kur’an-ı Kerim’de ismiyle sure bulunan, hayatından kesitler sunulan Hz. Yusuf’u sadece risaleti ve Peygamberliği ile değil; gömlekleri ile de biliyoruz. Peki, neydi bu üç gömlek? 
Birincisi, kardeşileri tarafından üzerinden çıkartılıp, üzerine kan bulaştırılarak Hz. Yusuf’u kuyuya atıp babalarına götürdükleri kanlı gömlek. İkincisi Züleyha’nın Hz. Yusuf’u elde etmek için sırtından çekerek yırttığı gömlek, üçüncüsü ise sultanlık döneminde babasının gözlerinin açılması için göndermiş olduğu gömlek.

Birinci gömlek 

İmtihan ve sabrı ifade eder. İkinci gömlek iffetin timsalidir. Üçüncü gömlek ise sabrın neticesidir. 
Hz. Yusuf rüyasında 11 tıldız ile ay ve güneşin kendisine secde ettiğini görmüş, bunu babasına anlatmıştı. Babası Hz. Yakup, bunu kardeşlerine anlatmamasını, kendisine zarar verebileceklerini söylemişti. Ve nitekim öyle de olmuştu. Kardeşleri Hz. Yusuf’u gezme bahanesiyle dışarı çıkarmışlardı. O’nun üzerindeki gömleği çıkartarak kuyuya atmışlardı. Gömleğine kan bulaştrarak babalarına götürmüşlerdi. Yusuf’u kurtlar yemişti onlara göre. Artık Yusuf ve babası için imtihan ve sabır vakti idi. Yusuf ve babası Yakup için bu sıkıntılar uzun bir zaman devam edecekti. Sürekli ağlayan, “Yusuf’um” diye semayı inleten, ağlamaktan gözleri görmez olan babası Yakup vardı. Hz. Yusuf kuyuda bulunarak köle pazarlarında satıldı. Sonunda saraya geldi. Orada çalıştı, sarayın hizmetinde bulundu. Artık Hz. Yusuf için farklı imtihanların başlangıcı idi.

İkinci gömlek… 

Sırtından yırtılan gömlekti. İffetin simgesi oldu. İffet denilince, İlk akla gelenlerden biri de Hz. Yusuf olmuştur muhakkak. Saraydaki kızların gözlerini kamaştıran, kadınların parmaklarını kestirecek bir güzelliğie sahipti Hz. Yusuf. Saraydaki kızlar, kadınlar ona bakmaya doyamıyordu. Bakan bir daha bakıyordu. Ama Yusuf iffetliydi. Arzularının, nefsinin esareti altında değildi. Aksine, nefsini terbiye etmişti. Kızların olur olmaz isteklerini geri çeviriyordu. Bunlardan biri de Züleyha’nın isteği idi. O, Yusuf’a aşıktı. Yusuf her gece Züleyha’nın hayallerini, rüyalarını süslüyordu. Bu aşk gözleri kör etmişti. Nefis bakındı. Mantık, duygulara, arzulara yenilmişti. Bir esirdi Züleyha. Nefsinin esiri olmuştu. Yusuf’u odasına çağırmıştı. O’nunla beraber olmak istiyordu Züleyha; ama Yusuf’tan her zaman gördüğü ilgisizlikle muhatap oldu. Yusuf dışarı çıkarken Züleyha sırtından gömleği tutup çekti. Maksadı gitmesini engellemekti. Gömlek yırtılmıştı artık. Yusuf bakmamıştı bile. Bu da iffetin dorukları idi. Züleyha istediğine yine ulaşamamıştı. Bir gerekçe ile zindana atıldı Hz. Yusuf. Uzun yıllar zindanda kaldı. Ama biliyordu ki bu, Rabb’inin bir imtihanı idi.

Üçüncü gömlek… 

Hz. Yusuf zindanda kaldığı süre içerisinde rüya tabirleri yapıyordu. Tabirler de neticesini gösteriyordu. Ünü yayılmaya başladı. Kralın bir rüyasını tabir etmesi istendi. Kral rüyasında yedi semiz inek, yedi zayıf inek, bunun yanında yedi yeşil başak, yedi kuru başak görmüştü. Bu ryada Hz. Yusuf yedi yıl bir bolluğun olacağını, daha sonraki yıllarda kıtlık olacağını bildirdi. Bu tabirinden dolayı zindandan çıkarılarak kralın danışmanı oldu. Artık sabrın ve imtihanın mükafatını alma vakti idi. Yedi yıl bollukta, ekinler ambarlara istif edilerek saklandı. İkinci yedi yılda (kıtlık) bunlar kullanılmaya başlandı. Çevre ülkeler, iller sıkıntı içindeyken Mısır öyle değildi Yusuf vesilesi ile. Çevre ülkelerden, illerden yardım almak için geliyorlardı. Bunlardan biri de Hz. Yakup ve oğulları idi. Hz. Yakup yaşlı ve gözleri göremediği için gidememişti Mısır’a. Oğulları gitmişti. Hz. Yusuf hepsini tanıdı. Sırtındaki gömleği çıkararak kardeşlerine verdi. Babasına göndererek gözlerine sürmesini istedi. Hz. Yakup, Yusuf’un kokusunu alıyordu artık. Gömleği gözlerine sürmüştü. Ve Ama olan gözleri  görmeye başlamıştı. Artık Yusuf’a gitme vakti idi. Uzun yıllar sonra kavuşmuşlardı birbirlerine.

İnsanoğlu’nun da gömlekleri vardır. İnanç, Sabır, ve Tevekkül. Hz. Yusuf kıssası biz inananlar için için en büyük dersleri vermektedir. Sıkıntı halinde nasıl sabredeceğimizi Yusuf’ta görebiliriz. Günümüzde ahlaki değerlerin tahrip edildiği halde yine iffetli olmayı Yusuf’ta görebiliriz. Yine bunca sıkıntılara rağmen sabretmeyi e sabrın neticesini Hz. Yusuf’ta görebiliriz.
Hz. Yusufun Gömlekleri gibi Gömleklenmemiz temennisi ile
Selam ve dua ile

Tarık ziyad

twitter.com/_Tarik_ziyad_2