Karanlığa ışığını bırakan kadın…

Kadın olmak her yerde zordur. Ancak Karadeniz’de bir o kadar daha zor kadın olmak. Çünkü buranın doğal, hayatın zorluğundan da engebeli…

Kadın olmak Karadeniz’de meşakkat ister. Emek ister. Zor şartlarda omuzlanmış yüklerle hayata tutunmak herkesin yapacağı bir iş değildir…

Bir evin işi değildir kadının yükü Karadeniz’de. Bahçe işleri, aile işleri, hatta barındığı toplumun yükümlülükleri vardır üzerinde kadının…

Kadın çalışır. Kadın üretir. Kadın çabalar.

Hep güçlü olmak hep kucaklayıcı olmak hep yapıcı olmak zorundadır. Bu ona toplumun biçtiği bir yük müdür. Sanmıyorum…

Bu ona kendi sorumluluğunun yüklediği görevdir bence…

Öyle ki kadın, işim yok değil, yatıp uyumaz bizim buralarda…

Mutlaka uğraşacağı bir iş vardır kadının…

Gün batarken, güneşin vedasını izlediniz mi hiç?

Güneş karanlığa bırakır ışığını. Kadın da öyledir evren için…

Olmazsa ışığı kaybolur, ülkesinin…

Bildiğimiz ne varsa ilk kimden öğrendik dersiniz? Koca koca erkekleriz, bir düşünün lütfen, neden en çok annemizle ilgili hatıralar fazladır beynimizde?

En çok kim bilir sırlarımızı? Ya da eşlerimizin yemeklerine tatlı kusurlar bulurken, neden “annem bu yemeği çok daha güzel yapar be hanım” deyiveririz sessizce?

Kadın farklıdır… Kadın ruhun dinlencesi…

Gönlün türkü sesidir kadın….

Kadını kadın yapan en büyük özelliğiyse, annelik rolüdür.

Annenin verdiği şefkattir, insanın ruhunu temizleyen yenileyen. Şimdi kadınlarımız, doğum korkusuyla ya da ekonomik sebeplerle çocuk yapmak istemiyorsa da. Bölgemizde bu durum geçerliliğini korumuyor…

Üstlendiği bütün rollere bide annelik rolü ekleyen Karadeniz kadını yılmadan usanmadan, yaşamıyla örnek olmaya devam ediyor...

Cumhuriyetimizin odak noktasında yer alan kadınlarımız, modern ve çağdaş günlere gelmemizde önemli görevler başarmışlardır. Çoğu zaman değil, her zaman her gözün nuru, hayatın can damarı olmalıdır kadınlarımız… Kadınlar gününüz kutlu olsun.

ASLIŞEN Sabri / ANKARA