Tam 15 yıl dile kolay. Bizim için sadece 15 yıl diyebiliyor iken 15 yılı 15 asır gibi yaşayanlar. Belki de kalp çarpıntısını bile halen deprem sananlarımız yok değil.17 ağustos ile ilgili belki herkesin anıları çok taze duruyor unutamadığımız hayatlarımızda. Çadırlarda süren hayatlar vardı akıllardan çıkmayan. Neler yoktu ki o çadırlarda. Ölenler vardı yaşam devam ediyordu o çadırlarda âşık olanlarda vardı hiç ayrılmadan yemin edip el ele çadırı cennet yapmaya yeminli yürekler. O çadırda doğan hayatlar ve sırf o bebekler için yüzlerinden tebessümü esirgemeyen yürekler. Yıkıntılar üzerinde filiz veren hayat umutları vardır. Umut vardı umudu yaşatmak vardı. Belki geçmişinde top oynadığımız sokaklar yok. Yâda el ele gezdiğimiz sahil yolu yok belki denize yitip gitmiş denizin dibinde son bulmuş. Belki bizler seyrettiklerimize ağladık hüzünlendik. Ya kaybettiklerine ağlayan insanlar insanlarımız. Herkesin hayatı 45 saniye de değişi verdi. Zaman durdu suspus oldu her yer. Gece tam bir felaketti felaketti demek anlamsız kalmakta evet felaketin tam adresi idi. Gece güne dökerken acı dolu içini işte o zaman ressamın tuvali değişmişti. Güzelim evlerin, ağaçların, yan tüm güzelliğin yer aldığı tuvalde hayat tam tersi idi. Tablonun adı belli acı ve felaket.

Depremde yıkılan binaların altında kalan binlerce hayatın, sevdiklerini kaybeden insanların, yaşama yeniden sil baştan diyerek başlayanların, işinden yerinden yurdundan olanlar canların, sakat kalanların vatandaşların, Mezarı olan ya da hala mezarı bulunmayan yitip kaybolanlar insanların üzerinden tam 15 yıl geçmiş olabilir.

Maddi kayıplar zamanlar bir şekilde gerek yardımlarla gerekse gayretlerle giderilebilir,

Ya yiyip giden Canlar geri gelecek mi?

                                                                                                                                              Tolga TURAN