Arkadaşım anlatır hep…

5-6 yaşlarındayken annesi “Beni üzmeyin bak ölürsem annesiz kalırsınız” dermiş…

Ne kadar yanlış bir ifade, çocukların bilinçaltına nasıl korkunç bir girdi…

Üstüne üstlük arkadaşım da anne yokluğunun ne demek olduğunu bilmeden “Ölürsen öl, abim baba olur ben anne olurum kardeşlerimiz de bizim çocuklarımız olur biz kendimize bakarız” dermiş…. Büyüklerin söylemlerine çocukça verilen cevaplar işte… Derinliği, içselleştirilmesi mümkün olmayan cümleler…

Ölüm hiçbir canlıya yakışmayan bir kavram… Hele ki annelere… Arşivimi araştırırken buldum bu fotoğrafı 09 Temmuz 2007 yılında çekmiştim. Aslında yayla çocuklarının “evcilik oyunu” esnasında çekildi… Sanki taşlardan yapılmış evin annesi olan Ayşe, eşinden yani Hasan’dan leğen bekliyor…

Çamaşırlar yıkanacak, ev derlenip toplanacak, çocuklara okuldan gelince yemeleri için hamur mayalanacak ve dahası… İş çok, zaman az gibi bakıyorlar yüzüne insanın… Hasan da hadi abi bu kadar oyalama diye laf atıyor… Hayvanlar beni bekler… Dolaştırmam lazım, sütleri azaldı bu aralar… Biraz yayılmaları gerek…

Sonra da katırlarla yük taşıyacağım erzak azalmış bakışıyla bakıyor objektifime… Küçük yaşta büyük sorumluluk yani… O küçücük bacasından duman tütsün diye çalışıyor çocuklar… Oyunla, hayalle, yürekle ve tertemiz yüzlerinde beliren tebessümle… Hepimiz biliyoruz ki oyun çocukların en büyük işi… Hayata açılan pencereleri… Yaşamlarında şahit oldukları her anı yansıttıkları en özel anları… Günümüzde teknolojinin son sürat girdiği evlerde de çocuklar oyun oynuyorlar… Lakin tablette, cepte veya bilgisayarda… Yani oyunsuz çocuk yok değil mi? Sadece kullanılan araçlar farklılaşıyor…

Üst sosyo-ekonomik düzeye mensup aileler çocuklarını teknolojiyle doyurmaya çalışırlarken, alt sosyo-ekonomik düzey ebeveynler ise taşla, leğenle, eski soba borusuyla örüyor dünyalarını…. Her neyle olursa olsun oynuyor çocuklar… Diyeceksiniz ki hangisi doğru? Elbette bunun en nitelikli cevabını uzmanlar verebilir ama bana göre taşla, leğenle oynamak hayalleri gerçeğe dönüştürmek, karşılaşılan problemleri çözüme ulaştırmak, yarınlara daha cesaretle adım atabilmek ve olumsuzluklarla mücadele edebilmek için daha büyük anlamlar taşıyor… Diğer bir açıdan baktığımızda sadece ekranda yaşanan siber oyunlar ise çocukların zamanlarından, sağlıklarından ve gelişimlerinden çalmakta… Obezite başlıca sorun olsa da, sosyal iletişimden yoksun, konuşmayan, sadece verilen yönergelerle oyunu tamamlama hırsıyla kamçılanan bir nesil var arkamızda ve belki çok daha da fazlası… Demem o ki, çocuklar bizlerin en özel yansımaları… Konuştuklarımıza, yaptıklarımıza, yansıttıklarımıza dikkat edersek gelecek daha aydınlık olur diye düşünüyorum. “Beni üzmeyin bak ölürsem annesiz kalırsınız” şeklindeki korkutmalar hiçbir çocuğun duymaması, içselleştirmemesi gereken cümlelerdir. Çocuklar aydınlık Türkiye'nin yarınlarıysa her zaman doğru rol model olmak için çabalayan, sorgulayan, üreten, geliştiren, cesaretlendiren, problem çözen, merhametli, aydın fikirli, ileri görüşlü ebeveynler olmak en büyük görevimizdir.