Muğla'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin 3'ü firari, 43'ü tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince, adliyedeki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen davanın dördüncü duruşmasının ilk oturumunda, dönemin Kara Havacılık Komutan Vekili ve Kara Havacılık Okul Komutanı eski tuğgeneral Ünsal Coşkun'un ardından helikopter ikinci pilotu eski üsteğmen Haydar Murat Özden, esas hakkındaki savunmasını yaptı.

Kendi isteğiyle teslim olduğunu belirten Özden, ifadelerinde bugüne kadar hiçbir çelişki olmadığını savundu.

"Teknik donanımlara hakim ve müsait olduğum için uçuşa yardımcı pilot olarak dahil edildim." diyen Özden, birinci sicil amirince görevlendirildiğini söyledi.

Kendisini sanıkların hiçbirisinin görev için seçmediğini iddia eden Özden, "Görevlendirilmem yasal yollardan yapıldı. Tanık ifadeleri, görevin mahiyeti hakkında bir bilgim olmadığını ortaya koyuyor. Bu gibi durumlarda taşınacak kişinin önemi nedeniyle son ana kadar pilotlara bilgi verilmediğine daha önce defalarca şahit oldum. Bundan dolayı şüpheye düşmedim." diye konuştu.

Uçuştan önce rutin olarak yapılması gerekenleri yerine getirdiğini ileri süren Özden, deliller arasında bulunan, doldurduğu uçuş defterinin bunun kanıtı olduğunu savundu.

Özden, uçuş boyunca nereye gittiklerini bilmediği için tüm uçuşu birinci pilot Zeki Göçmen'in gerçekleştirdiğini öne sürerek, şunları dile getirdi:

"Birinci pilot Zeki Göçmen, Çiğli'ye varınca saat 22.30 sıralarında telefonumuzu kapatmamızı emretti. Telefonumu kısa süreliğine açtım ve beni aradıklarını anladığım eşimle, kardeşimle görüşerek iyi olduğumu söyledim. HTS kayıtlarına göre eşim ve kardeşimle toplam 31 saniye görüşmem var. 35 saniye telefonum açık kalmış.

Görüşmelerden geriye kalan 4 saniyede internete girip darbe girişiminden haberdar olmam mümkün değil."

Özden, pilotlara görevle ilgili bilgi verilirken kendisinin orada bulunmadığını ileri sürerek, "Görevin kabulü ve uçuşun bütün sorumluluğu birinci pilottadır." ifadelerini kullandı.

Bodrum'daki Imsık Meydanı'na iniş yaptıktan sonra Imsık'ın komutanı Yarbay Fethi Şahbaz'ın kendisini odasına götürdüğünü belirten Özden, savunmasını şöyle sürdürdü:

"Şüphelenmeye başlamıştım. Odada televizyon açıktı. Televizyondan ülkede neler yaşandığını görünce şok oldum. Oradan uzaklaşarak saklandım. Oyuna getirildiğimi ve nefret ettiğim, beni mağdur eden bir örgüt tarafından kullanıldığımı anladım. Benden yardım istenmemesine rağmen bir daha çalıştırılmaması için 2 helikopterin bataryalarını ayırdım.

Yücel Ekizoğlu ve benim kaçmamla faaliyet başarısız oldu. Marmaris'teki ekip başarılı olsalardı bile helikopterleri çalışamaz hale getirdiğimiz için kaçamayacaklardı. Bizim çabalarımızla daha fazla polisin şehit olması önlenmiş oldu. Daha sonra Ekizoğlu ile gelen jandarmalara bir zorluk çıkarmadan teslim olduk."

FETÖ'nün üyesi değil, mağduru olduğunu iddia eden Özden, okulu birinci bitirmesine rağmen şu an firari FETÖ üyelerinin engellemeleri sonucu yükselemediğini öne sürdü.

Özden, "Darbe girişimi başarılı olsaydı takındığım tavır nedeniyle yine tutuklu yargılanıyor olacaktım. TSK'nın mutlak itaat anlayışı Ömer Halisdemir'i kahraman, benim sanık olmamı sağlamıştır." dedi.

Bunun üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, daha önce Halisdemir'in ailesinin, oğullarının isminin sanıklar tarafından kullanılmamasını istediğini hatırlatarak sanığı uyardı.

Özden'in esas hakkındaki savunmasının ardından duruşmaya ara verildi.

Kaynak: HABER7.COM

Editör: TE Bilisim