GÖKLERE SABIR ATEŞİ YAKTIN MI HİÇ?

Birbirimizden ayrıldığımız andan itibaren inan her akşam yüreğim kurşunlanıyor. Puslu her akşamın gölgesinde ben sadece el açıp göklere sabır ateşini yakıyorum. Artık düşlerim gül ayazı yangınlarında alev alev yansın diyorum. Sen beni nasıl yaktıysan sen de benim gibi yan. Öyle bir yan ki ateşinde külün kalmasın küllerinde senin gibi yansın.

Sen alev yanarken benim buz tuttu gözyaşlarım. Artık mevsimim hazan mevsimi. Bu akşam ay inan deniz kadar durgun ve sular kendi gibi saf ve berrak. Senin anlayacağın günlerim heder ya gecelerim zehir. Kara bahtımın tek meçhul simgesi gözyaşlarımdan akan bir damla yaş oldu. Düşlerim tükendi bu akşam. Gözlerim karanlığa sızarken yıldızla ay süzüldü gecelerime. Ve ben kaç gece ağladım saymadım öyle ağladım ki artık sabahlarım kızıla boyanmıştı. Gözlerim ağlamaktan ölümün pusularına düştü, acılardan arta kalan düşlerim artık yitik geceler taşındı.

Acılarım sana veda ederken kurşun gibi göğü deldi sanki. Saatlerin gölgesi düşerken üzerime ben sadece öfkemi sana attığım çığlıklarımla boğdum. Güneşleri içimde yakmak istedim. Hiç bir kimseye bahsetmeden sadece yanıma bir yığın solgun dertlerimi aldım. Bir de birkaç eski hatıra. Paramparça ettim yıldızlar gibi darmadağın ve göğün sonsuzluğuna fırlattım. Artık koynumda kocaman ıssız bir çöl kaldı. Tenimin sıcaklığı gözlerimde ki hüzne engel değil artık. Prangalar vursam ayaklarıma artık sensiz bir boşluktan ibaret hayallerim adım atmadan tek başıma durduğum yerde. Hayallerimi artık ıslak umuduma bağlarken kirpiklerimden dökülen kar taneleri oldu artık gözyaşı değil.

Ve ben sana sormaktayım bunca acıyı ben senin için nasıl sığdırdım yüreğime. Ben istedim ki ayrılık olmasın uzak olsun kavgadan sevdamız. Bende ki sevda öyle bir sevda ki hani yüreğimin her bir parçası ayın bin bir hali gibi. Sevdamız bir şarapnel parçası gibi artık pusulasız yelkeni yırtılmış bir gemi misali avuntusuz zamana tutunamayan.

Ve diyorum ki son sözüm;

 Mabedimde efsunlu bir çığlık kopuveriyor. Güneş sapsarı sema ya dönerken yüzünü gölgesi eğreti olup düşüverir avurtlarımın çukurluğuna.

Yinede gözlerimi mahzenler de sakladım bir gün gelirsin diye sen görmeden güneşleri yanık bıraktım içimde.

Acıları savurarak göğe doğru hayallerimi ise artık suya bıraktım.

 
Saygılarımla,
Tolga TURAN