Bu hafta yaklaşık on sekiz milyon öğrenci ile bir milyonu aşkın öğretmen 2019-2020 eğitim-öğretim dönemine başladı. Bu vesileyle çocuklarımızın keyifle, eğlenerek öğrendiği, istekle okuyup paylaştığı, araştıran, sorgulayan ve üreten bireyler olması, geleceğe ışık tutmaları, çağdaş uygarlık düzeyinde, Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı genç nesiller olabilmeleri için emek sarf eden, vefakâr, azimli, sabırlı ve yüce gönüllü öğretmenlerimize ve sevgili çocuklarımıza başarılar diliyorum.
Yaklaşık 3 aylık bir yaz tatili ardından okul koridorlarının ve bahçelerinin çocuk sesleriyle çınlaması, okulların beton yığınları olmaktan çıkıp, çocukların coşkularıyla renklenmesi hele de yeni okul zillerinin her teneffüste keyifle duyulması insanın içini enerjiyle dolduruyor… Elbette okul hazırlıkları maddi ve manevi zor bir süreç… Anne-babalar okula hazırlık öncesinde okul kıyafetlerinden tutun da kırtasiye malzemeleri, beslenme çantaları, ayakkabılar ve daha pek çok ihtiyaç kalemini temin ederek başlıyorlar yoğun ve meşakkatli koşuşturmaya… Tabii ki çocukların ve hatta ebeveynlerin manevi olarak hazırlanmaları da gerekiyor okula başlama ve okullu olma sürecine…
Çevremdeki çocukları ve ailelerini gözlemledim bu sene… Uzmanların tavsiyelerine de kulak verdim… Çocuğun okula hazır olduğundan emin olunması gerektiğini vurguluyorlar… Hazır olma durumunda ise ilk kriter bilişsel gelişim… Çocuğun kendi adını-soyadını, anne-babasının ve varsa kardeşlerinin adlarını söylüyor olması, renk, şekil, sayı ve zıt kavramlar hakkında yaşına ve gelişimsel düzeyine uygun bilgi sahibi olması gerektiği ifade ediliyor. Küçük kas motor gelişimi açısından ise kalemi düzgün bir şekilde tutabilmesi, verilen şekli çizebilmesi vb. özelliklerin göz önüne alınması gerekiyor. Bunların yanında olmazsa olmaz sosyal-duygusal gelişim var. Duygularını belli edebilme, kurallara uygun hareket etme, paylaşma, iş birliği kurma okulda arkadaşlarıyla olan birlik ve beraberliği kuvvetlendirecek özellikler… İletişimse her işin başında olması gereken elbette… Duygu ve düşüncelerini ifade etme, konuşulanları anlayarak, verilen yönergelere uygun hareket etme okul ortamında kendi başına yeterli bir birey olması için ön şart olarak düşünülüyor…
Okulun ilk günü ise her iki taraf açısından biraz duygulu, biraz stresli ve hatta biraz da kaygı düzeyi yüksek bir yaşantıyla karşılaşılıyor olması, durumu zorlaştıran bir başka husus… Öncesinde çocuklarını başlayacakları okula götüren ve hatta öğretmenleriyle tanıştıran anne-babalar bu konuda biraz daha kolay yol alabiliyorlar. Ortamı tanıyan, öğretmeniyle kucaklaşan çocuk ilk gün daha bir coşkuyla çıkıyor eğitim-öğretim merdiveninin basamaklarını…
Bunca yıl doğa, yaşam, insan üzerine yazılar yazıp, fotoğraflar çeken bir insan olarak çocuklar ve anne-babalar hakkında bir uzman edasıyla nasıl köşe yazdığımı merak edenler olabilir. Daha önce belirtmiştim aslında eşim Doç. Dr. Ebru Hasibe Tanju Aslışen çocuk gelişimi uzmanı… Kendisiyle yaptığım sohbetler sayesinde bazen bunları kaleme alabiliyorum.
Özetle, yeni dönem çocuklarımıza, öğretmenlerimize, idarecilerimize, anne-babalara hayırlı uğurlu olsun… Unutmayalım ki, her çocuk dört işlemi, okumayı-yazmayı illa ki öğrenecektir. Önemli olan merhameti, sabretmeyi, kendi kendine yetmeyi, sevmeyi, saygı göstermeyi, adaletli olmayı öğrensin… Kendisi, ailesi, çevresi, ülkesi için… Doğa için… Dünya için…. Gelecek için…
Sabri ASLIŞEN / ANKARA