Fırtına Vadisi denince akla ilk gelen şey doğal güzelliğidir… Öyle ki dünyada korunması gereken yüzlerce yerden biri olarak kabul edilmektedir… Ne yazık ki bu doğal güzelliğe sahip Fırtına Vadimiz her geçen gün daha da kirlenmektedir… Önlem alınmadığı taktirde bir çevre felaketi ile karşı karşıya kalınmasına kaçınılmaz gözüyle bakılmaktadır… Doğal güzelliğiyle dünyada korunması gereken yerler listesine giren Fırtına Vadisinde rastlanan bu kirliliğe dur demek için vadiye boşaltılan kanalizasyon ve evsel atıklara yönelik geniş çaplı bir proje hazırlığına acilen başlanması gerekmektedir…
Vadi boyunca kurulu olan bazı köylerde her ne kadar arıtma tesisleri bulunuyor olsa da günümüzde tesisi olmayan köylerin sayısı oldukça fazladır. Coğrafi konumu itibariyle Fırtına Vadisi üzerinde kurulu bulunan yerleşim yerlerinin ve farklı alanlarda hizmet sunan irili ufaklı turistik tesislerin kanalizasyon ve evsel atıkları direkt olarak ırmaklara, oradan da vadiye ulaşmaktadır…  Eşsiz güzelliklere sahip olan Fırtına Vadisinin daha fazla kirletilmemesi için etrafında bulunan yerleşim yerlerine “doğal arıtma sistemi” kurulmasının zamanının geldiğini ve hatta geçmek üzere olduğunu söylemek isterim…


Geçen haftaki yazımda eşimle birlikte yaptığımız turistik gezinin Ayder yaylası kısmından biraz bahsetmiştim. Elbette yöreye ilk defa gelen birini götüreceğimiz en turistik yere de Fırtına vadisi üzerinden geçerek gidilebiliyor malumunuz… İşte bu geçiş esnasında da kısa bir mola vermek, yöresel bir kahvaltı yapmak ve eski dostlara merhaba demek üzere uğramıştık DOKADAK kulübünde yetiştirdiğim sporcumun yerine… İsim vermiyorum ki arada üzülenler olmasın öyle değil mi? Sürücü koltuğundan indiğimde önce tanımamıştı beni ama sonrasında sımsıkı kucaklaşmıştık… Buyur etmişti bizi tesisine… Mıhlaması, sucuklu yumurtası, mısır ekmeği ve daha ne ararsanız serdi önümüze… O esnada da sohbet ettik kendisiyle elbette, yörenin durumu, çevresel atıklar vb. konularda… Önümüzde rafting yapan bir grubu da gördüğünde eşim “Fevkalade bir güzellik burası… Televizyonda seyrettiğimden bile muhteşem… İnsanımızın bu güzelliği korumak için canla başla çalışması gerekir. Yoksa bir gün önünü alamayacak bir kirlilikle karşı karşıya kalınabilir” diyerek hayran hayran bakakalmıştı etrafa… Dostumla yaptığım konuşmada kendi tesislerinin büyük bir masrafa girdiğini ama arıtma tesisini kurduğunu belirtmesi üzerine eşim “Olması gereken de bu değil mi? Günübirlik gelen müşterileriniz için ihtiyaçlarını karşıladıkları yerlerden dökülen kanalizasyonlar ile mutfakta kullanılan atık suyun bir şekilde arıtılarak dereye ulaştırılması sanırım en doğru olan yoldur. Coğrafi konuma göre dereye ve oradan da Karadeniz’e dökülen bu suların her mesken grubu ve tesis tarafından arıtılması çok genel kapsamda denizlerin temizliği için bile gereklidir diye düşünüyorum” ifadeleri orada bulunanlar tarafından da onaylanmıştı...
İşte iki sene önceden kalma bir anı daha sizlerle paylaştım. Halen duyuyorum ki çevresel temizlik hakkında hızlı bir ilerleme ne yazık ki yapılmamış. Oysa ki bu sorunun yaşanmaması için yerleşim yerlerinde oluşan evsel atıkların bir merkezde toplanması, belli aralıklarla ilgili yerel yönetimlerin kamyonlarla çöp ayrıştırma merkezlerine bu atıkları taşınmaları öncelikli yapılabilecek çevre temizlik hareketinin başında gelmelidir düşüncesindeyim. Burada ayrıştırılan çöpler geri dönüşüme, doğal ortamlarda kaybolan evsel atıklar ise, belirlenen vahşi depolama alanlarına taşınmalıdır… Bahse konu olan soruna önümüzdeki dönemlerde dur demezsek, çok yakın zamanda büyük bir çevre felaketiyle karşı karşıya kalabiliriz. Bu hassas ve son derece önemli konuya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilgili birimleri tarafından oluşturulacak bir projeyle hiç zaman kaybetmeden bölgenin coğrafi konumu ve yerleşim alanları göz önüne alınarak acil önlemler geliştirilmesi, Kaçkar Dağları eteklerinde yer alan Fırtına Vadisi ve çevresinin eski güzelliğini yeniden kazanması için öncelikli temizlik hareketi olacaktır.