Bir ramazan ayına merhaba diyebileceğimiz günlere şunun şurasında az bir zaman kaldı. On dört asırdır süregelen ramazanın kendine has manevi havasını bilen halkımıza nedense medya öyle bir sunumla merhaba demekteki insanların aklının karışmaması elinde değil.

 Başta ana haber bültenlerinde başlamak üzere tamamı ile medyayı ele geçirir. Neler olur bu programda neler. Aslında bir önceki yıldan farkı yoktur. Sorular aynı değimlidir. Orucun sağlımız üzerinde etkisi nedir? Dinimiz de teravih namazı var mıdır? Bu sene fazladan mı oruç tutacağız? Gibi bayatlamış fakat nedense etkileri bakımından kesinlikle göz ardı edilemeyecek konular ekranlar da döner durur. El insaf demiştim ya on dört asırdır süregelen ramazan olgusu ile binlerce sorunun cevapları ilmihallerde mevcut biraz zahmet edipte okusak sanırım buluruz.

 Amaç belli reyting kaygısı ama Ramazana has manevi duygulara hiçte uymayan bir kaygı olsa gerek. Fırsat ta ellerinde geçti mi tamamdır bulurlar birkaç uç görüşlerde kendilerini tanıdığımız birkaç yazar belki bir akademisyen ve asıl önemlisi bu insanların karşınsına çıkarılacak kendini işinin erbabı sanan ömründe oruç tutmayan kazan karıştıran karıştırma kaşıkları. Ve amaca doğru yol alınır önceden taktiği belli bir satranç misali şahı ve matı olan.

 Fakat almadığım olay şu normal zamanlar değil ramazanın orucun beklide dinin bir kelimesini ele almayan kanallara neler oluyor ki bir anda bir fetva makamına, sırlar dünyasına sürekli yolculuk eden bir günah çıkarma yuvalarına dönüşüveriyor. Öyle ki insan onuruna azıcık bir saygı bile olmadan yapılan sözde fetvalar.

 Diğer bir konu ise Ramazanın ulvi ibadeti değil tanıtılan sanki Ramazan bir eğlence festivali konumunda gösterilmiyor mu? En özel lüks otellerin şık ramazan sofraları süsler öncelikle ekranları. Bu da yetmez pişkin bir halde bu yemekleri kişi başı ücretleri bile hesaplanır. Özel masalar tanıtılır şefler bulunur yılbaşı masası değildir bu kardeşim ramazan sofrası.Eski devirleri göz önünde bulundursa ki eski devirleri ah bir bilseler tek bir hurma ve su ile açılan veya tutulan oruçlara ne demeli.Cevap hazırıdır bana gelebilecek o dönem geride kaldı diye oysaki ben şimdi aynı muhabire bu yaşadığımız dönem ile ilgili sorsam ki asgari ücreti ne dır dır insanlar nasıl geçinir diye lüks sofra fiyatları dersine çalışmış öğrenci gibi cevaplayan muhabir bu kadar net cevap verebilir mi oda bir az muamma.

 Şık ramazan sofraları hazırlamak isteyen halkımız için çarşı Pazar dolaşan medyada yok değil hani. Yine aynı medya mensubuna sorsam ki bir ailenin bir aylık geçimi için ne kadar gerekir diye inanın dedim ya tık cevap gelmez. Bir hafta evvelden başlayıp ta bayrama kadar süren bir koşuşturma.

 İyi bir mümin bilir ki ramazan yeme içme ayı değil tam tersine yememe içmeme ayı değimlidir. İftar sofraları israfla değil sanırım kanaat sofralarından oluşmalıdır.”komşusu açken tok yatan mümin değildir” sözünü ne zaman unuttuk.

 Gelelim diğer bir anlamsızlığa İftarda ve sahurda sakın şunlar yeme yâda asla şunları yapmayın diyen medya kuruluşlarının ekranlarında neden şu mahyalar sürekli reklam aralarında gelir karşımıza “oruç tut, sıhhat bul”.Ve şu açıkça ortadadır ki bir insan kendini biliyor ise zaten oruç tutmalı mı yoksa tutmamalı mı bilir yani kişi kendinin uzmanıdır.

 Sonuç olarak medyanın halkta vaat ettiği ramazan ibadet mevsimi değil tam tersi festival eğlence ayı gibi lanse edilen bir haber kirliliğinden başka bir şey değildir.

 Geçtiğimiz Ramazan da yaşanan Medya ramazanı da bu senede aynısı olacak. Amaç belli yememe değil yeme ayı olarak tanıtılacak festivallere merhaba.

Saygılarımla
Tolga TURAN