Uluslararası Finans Enstitüsü’ne göre küresel borç seviyesi 2017 yılının ilk çeyreğinde 217 trilyon dolara ulaştı. Bu dünya GSYH’sinin yüzde 327’sine denk gelen bir rakam. Yani dünya kazandığından neredeyse üç kat daha fazla borçlu durumda. İşin daha çarpıcı yanı ise 2008 yılında dünyayı kasıp kavuran finansal krizin hemen öncesinde dünyanın borcunun 150 trilyon dolar seviyesinde olması. Yani daha on yıl bile geçmeden dünya borcunu azaltmak şöyle dursun yaklaşık 70 trilyon dolar daha arttırdı.

'TÜM BALONLARIN ANASI'

Bu artış devasa bir riski de ortaya çıkarıyor. Bazı uzmanlar bu durumu “tüm balonların anası” olarak tanımlıyor. 2000 yılında patlayan teknoloji balonu ve 2007 yılında patlayan konut balonunun neden olduğu yıkım dikkate alındığında “tüm balonların anası” olarak nitelendirilen bu balonun patlaması durumunda dünyanın nasıl etkileneceği şimdiden birçok uzmanı oldukça düşündürüyor. 

BORÇLARI ÖDEMEK KOLAY DEĞİL

Bu borçları ödemek de hiç de kolay değil. Scotiabank tarafından daha önce yapılan bir değerlendirmede şu ifadelere yer verildi:

“Yüksek faiz oranları, borçların yeniden finansmanını daha da zorlaştıracak. Ayrıca borçlara giden para arttıkça diğer alanlara yapılan harcamalar da azalacak. Bu da altyapı için daha az yatırıma ve daha sert kemer sıkma politikalarına neden olacak.”

EMEKLİLİK SORUNU

Tüm bunların üzerine emeklilik sorunu da eklendiğinde işler çok daha vahim bir hal alıyor. İnsanlar artık daha uzun yaşıyor, yaşlı nüfus artıyor, iş gücü azalıyor, dolayısıyla gelişmiş ülkelerin büyümesi de yavaşlıyor. Öyle ki Dünya Ekonomik Forum’un tahminlerine göre emeklilik sistemindeki açık 2050 yılına kadar 400 trilyon doları bulacak. 

'MERKEZ POLİTİKALARI ÇÖZÜM OLMADI'

Merkez bankalarının ekonomik büyümeyi canlandırmak için uyguladığı gevşek para politikaları da henüz ciddi bir başarı ortaya koyabilmiş değil.

KapitalFX Araştırma Müdür Yardımcısı Enver Erkan, merkez bankalarının gevşek para politikalarının da konuya çözüm olamadığını ifade ederek şunları söyledi:

“İtalya ve Yunanistan halen borç krizi ile uğraşıyorlar.  Çin’in ekonomik kırılganlığı  kurumsal borç balonu olmaya devam ediyor. Öyle ki 2000’lerin başından beri sürekli artan bir trend eğilimi söz konusu. Bütün sanayileşmiş ülkelerin borçları arttı. Küresel kredi balonu patladıktan sonra ortaya çıkan krizin ardından borçlar artmaya devam ediyor ve merkez bankalarının geniş para politikaları da bu borçluluğa çözüm olabilmiş değil. Bütün büyük ekonomiler günümüzde GSYH’leriyle karşılaştırıldığında kriz öncesine göre daha yüksek bir borç seviyeye sahip. Gevşek para politikalarının uzun süre devam etmesi finans piyasalarında varlıkların fiyatlarının şişmesine neden oluyor. Bu seviyeler küresel ekonomi açısından alarm verici boyutlarda olabilir.”

'HER SEFERİNDE DAHA DA BÜYÜYEREK GELİYOR'

Dow Jones Newswires Türkiye eski temsilcisi ve “2020 Yeni Ekonomi” ile “Büyük Finansal Tufan” isimli kitapların yazarı Erkan Öz ise konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede son dönemlerde krizlerin her seferinde daha fazla büyüyerek geldiğine dikkat çekerek “1998'de sadece LTCM isimli tek bir 'hedge fon'un batması dünyayı batma noktasına getirdi. 2000 Yılında ABD borsası çöktü. 2008 yılında ise hem ABD borsası hem de emlak balonu patladı. Bir sonraki krizde bono balonu patlayacak.” uyarısında bulundu.

Uzmanpara

Kaynak: HABER7.COM

Editör: TE Bilisim