Viyana Havalimanı'nda bir reklam afişi. "Türkiye'de tatil yaparsanız Erdoğan'ı desteklemiş olursunuz." İmza Kronen Zeitung.

Avusturya'nın en çok satan gazetelerinden birine ait bu ilan.

Bu düpedüz düşmanlık!

Nefret ettikleri R. Tayyip Erdoğan'ın şahsı değil. Artık bunu bütün Türkiye görüyor.

Erdoğan'ın temsil ettiği, liderlik ettiği millet.

Türkiye, bir terör çetesinin yönettiği askeri darbe girişimini boşa çıkarmış.

Halk günlerdir meydanlarda, demokrasi nöbeti tutuyor.

Ülkedeki demokratik sistem çökmemiş, aksine tahkim olmuş.

15 Temmuz'la birlikte bir paradigma değişmiş.

İç politikada "Erdoğan düşmanlığı"nı bir imkân olarak değerlendirmek isteyenlerin alanı çok ciddi şekilde daralmış.

Bir yandan bir arınma süreci yaşanırken, öte yandan devletin etkinliğini artıracak düzeyde yeniden yapılanması için gayret sarf ediliyor.

Şer ittifaklarından bunalan bu ülkede uzun süreden beri ilk defa olumlu işbirliği örnekleri sergileniyor.

Ne gam! Bütün dertleri Türkiye'nin kendi ad ve hesabına hareket etmesi.

Türkiye'nin uluslararası bir bağımlılık sistemi içinde, pasif bir unsur olarak yer almasını istiyorlar.

Evet Batı böyle istiyor.

Fakat şunu da belirtelim; Batı içindeki itici güç Avrupa değil ABD.

Avrupa, ABD'den esen rüzgâra göre hareket ediyor.

Halbuki Avrupa kendi stratejisini kurabilse, Türkiye'deki muhtemel bir darbenin kendi sonu olacağını da görür.

Fakat Avrupa siyasi aklını yitireli uzun zaman oluyor.

Peki ABD'ye yön veren siyasi akıl nasıl davranıyor?

Medyanın üstünde baskı kuruyor. Bu baskı sonucunda ABD'nin ana akım medya kuruluşları en temel habercilik kurallarını hiçe sayarak düpedüz yalan haberlerle saldırıyorlar Türkiye'ye.

ABD'li yöneticiler Türkiye'de "iki taraf arasında devam edegelen bir iktidar mücadelesi" olduğu izlenimi uyandırmaya çalışıyor.

İki legal güç arasında bir iç savaşın cereyan ettiği algısı oluşturulmak isteniyor.

Bunun yanında ABD'liler, FETÖ'ye karşı devletin yürüttüğü mücadeleyi, "Erdoğan'ın muhaliflerini tasfiyesi" olarak lanse ediyorlar.

Bu davranışların nedeni ne, ABD'liler neden FETÖ'nün arkasında durmaya devam ediyorlar?

Niçin FETÖ'nün pisliklerini örtmeye çalışıyorlar?

Öyle anlaşılıyor ki, FETÖ'yü Türkiye'deki operasyonları için kullanmaya devam etmek istiyorlar.

İkincisi, dünyadaki istihbarat ağları içinde FETÖ'nün tedarik zincirini hâlâ değerli görüyorlar.

Üçüncüsü ise, FETÖ'nün tasfiyesi durumunda geçmiş günahlarının ortaya saçılmasından korkuyorlar.

Ve bunun mevcut ABD'li idareciler açısından hesap verilmesi zor unsurlar olduğu kanaati hakim.

Oysa bilinmesi gereken, FETÖ'nün pislikleri ortaya çıktıkça bunun, ABD dış politikasının değil, iç politikasının bir meselesine dönüşeceği.

FETÖ'nün arkasındaki uluslararası şebeke belirginleşmeye, ABD içindeki bir grubun bu darbeyle ilişkisi hakkında daha somut birtakım göstergeler ortaya çıkmaya başladıkça FETÖ meselesi ABD için daha da karmaşık bir hal alacak. Ona bugün ABD'de alan açanlar yarın kendi kamuoyuna hesap vermek durumunda kalacak.

Bunu lütfen yazın bir kenara.

Fetullah Gülen bunu çok iyi biliyor. O yüzden "kullanım süremi daha doldurmadım" diye yalvarıyor.

Yalvarsın bakalım. Bizler doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam ettikçe, bu yalvarmaların hiçbir kıymeti harbiyesi yok...