BizimHikaye-Karadeniz-Darbe-2

Patikaa.com için Karadeniz’e dair kültür sanat haberleri çok ama çok önemlidir. Bu yönde araştırmalar yaparken, Sinop cezaevinde çekilen bir filmden kareler gördüm. Hemen izini sürdüm. O resimler beni Karadeniz–İstanbul hattında çekilecek olan ‘Bizim Hikaye’ adlı filme götürdü.

Kasım ayının ilk günlerinde ‘Bizim Hikaye’ ile ilgili haberimizi yayınladık. Ardından film ile ilgili diğer haberlerimizi. Bugüne kadar 10 adet haber yaptık. Bölgede bu film ile ilgili ilk ve de en fazla haberi bizler yaptık.

İçimden bir ses buna değer diyordu. Herkes gibi bende filmi beklemeye başladım. Büyük bir heyecanla çok değer verdiğim bir arkadaşımla filmi izledim.

Malumunuz ‘Bizim Hikaye’ filmi belirtildiği üzere; Haksızlığa uğramış, çocukları, karısı, yuvası, yarınları elinden alınmış bir adam… Yalnız ve çaresiz, çocuklarıyla bir başına kalmış bir kadın. İade-i itibarı dava edinmiş bir evlat. Yanlış zamanın ve yanlış davanın kurbanı olan eski bir aşk… Nesilden nesile miras kalan bir aşk risalesi. Alın yazısı dedirtecek kaçınılmaz bir buluşma… Tutuklu yıllar… Yiten umutlar… 80 darbesinde gururu, itibarı zedelenen, inancı ve düşüncesi ne olursa olsun haksız yere hüküm giyen insanların ve geçmişten bugüne uzanan hüzünlü bir ailenin ve aşkların hikâyesini anlatıyor.

14 yıldır medya sektöründe yer alan biri olarak naçizane fikirlerimi belirtmek isterim;

Başta belirtmeliyim ki film tamamen bir Karadeniz filmi değil (bunu asla kötü bir şey diye yazmıyorum bilgi açısından belirtiyorum). Başroldeki yazar İsmail Bey Karadenizli, eşi ise İstanbullu. Üniversite sonrası Evlenip Kaçkarlara yerleşiyorlar. Hikâyenin başlangıcı da zaten Karadeniz’de geçiyor. Ağırlıklı İstanbul’da geçen filmin ara ara bölümlerinde Karadeniz bölgesinden sahneler yansımaya devam ediyor.

Filmin bizim Karadeniz bölgesindeki çekimlerine gelince, gerçekten çok beğendim. Adeta doğal bir plato olan yaylalarımız, vadilerimiz, dağlarımız çok kısada olsa beyazperdeye harika yansıtılmış. Maalesef birçok Karadeniz filminde bile bunu göremiyoruz.

‘Bizim Hikaye’ belki tamamen Karadeniz filmi değil ama müziklerde adeta kemençe resitali var. Mustafa Ceceli ne kadar iyi bir müzik adamı olduğunu, bence bir kez daha kanıtladı bu film müzikleriyle. Müzikler hem film ile harika uyumluydu hemde klasik kemençe melodilerinden daha farklıydı.

Filmin son sahnesinde ise Apolas Lermi’nin “Mektup” adlı Karadeniz türküsü vardı. O sahneye de açıkçası tam uydu.

Genel anlamda iyi bulduğum filmde bana göre eksik bulduğum yönlerin başında filmin Karadeniz sahneleri umduğumdan daha az olası ve Karadeniz şivesinin yansıtılmamasıdır. Tabi bu yapımcın takdiridir yanlış değil sadece bana göre eksik yöndür. Filmde emeği geçen herkesi kutladığımı da belirtmek isterim.

Filmin izlenme meselesine gelince; bu tarz dönem filmleri aslında pek fazla gişe yapmıyor diyebiliriz. ‘Bizim Hikaye’de öyle olabilir. Ama bu onun kötü film olduğu anlamına gelmez. Bazı filmler kötü olsada çok izlenir, bazıları ise iyi filmdir ama yinede az izlenir. Bol ödül alan birçok film bile gişede istediğini alamamıştır.

‘Bizim Hikaye’; ülkemizin çok büyük acılar çektiği bir dönemi alışılmışın dışında çok farklı bir açıdan beyazperdeye yansıtmış. Aslında iyi de yapmışlar. Çünkü gerçeğe nereden bakarsanız bakın gerçek gerçektir. 80 darbesinde de sağ-sol fark etmez çok büyük zararlar görmüştür.

Filmin en çok hoşuma giden yönlerden biride, sağ ve sol görüşlü iki kişinin hapishanede birbirlerine el vermeleri ve çok iyi dost olmalarıydı. Aslında ortak bir paydaları vardı; Memleket…

80 darbesi hem Karadeniz’e hemde ülkemize çok büyük derin yaralar açtı. Hemen hemen her ailede o korkunç dönemim izleri muhakkak vardır. O dönmemin bir kuşağı, maalesef ya yok edilmiş, ya sindirilmiş ya da daha farklı birçok olumsuz durumlara mahkûm edilmişlerdir.

80 darbesini kim yaptı?

Birilerinin “Bizim Çocuklar” dediği kişiler.

Peki, acısını kim çekti?

Bu memleketin, bu toprakların gerçek çocukları…

Aradaki fark zaten her şeyi ortaya çıkarıyor…

İnşallah bir daha böyle dönemler yaşamayız…

… Ve Son Nokta.

Darbe dün hazırlanır, bugün yapılır, yarında acısı yaşanır… (Yasin Paşalı)